Bu yazı Peygamber efendimizin
“Müslüman’ın Müslüman’da ki hakları…” çevresinde ele alınmıştır. Demek ki bir
Müslüman, bir Müslüman’a nasihat verirse, o nasihatin verilmesi hak ve o
nasihatin dinlenmesi ise bir görev oluyor.
Hiçbir insan hatasız değildir.
Bazen
düşünürken yanlış düşünülür bazen de bir iş yaparken yanlış yapılır.
“Ben hata etmem” diyen birinin bu sözü
bile büyük bir hatadır.
Büyüklerimiz
demişlerdir ki; “hatasız dost arayan,
dostsuz kalır”
İyi
dost, hata yapan kardeşine; “Kardeşim,
sen şurada şu hatayı yaptın” diyendir.
Hatası
yüzüne söylenen insan da kardeşine teşekkür etmeli ve hatasını düzeltmelidir.
Eskiler,
“Hatadan dönmek, fazilettir (erdemdir)”
demişlerdir.
Toplum
halinde yaşayan insanların birbirlerine hataları söylemeleri, hatalı olanların
da hatalarını düzeltmeye çalışmamaları, o toplumun mutlu bir hayat yaşamasını
sağlar.
Birbirine
nasihat etmeyen veya kendisine nasihat edildiği halde insanları söz dinlemeyen
bir toplum, sonun yok olur, gider.
HATA ÜÇ ŞEKİLDE
SÖYLENİR
Hatalı
bir kardeşimizin “onun memnun olamayacağı bir şekilde” adını da vererek orada
burada aleyhinde konuşmak “gıybet–dedikodu” olur ki, bu büyük bir vebaldir (suçtur)
Toplantılarda
mikrofon önünde ve herkesin içinde “ben tenkit ediyorum” diyerek hatalı insanın
adını da vererek konuşmak, o arkadaşınızın nefsine dokunur. O da size cevap
verir. Her iki tarafın da adamları vardır. Bu sefer toplantı yeri sanki bir harp
yerine döner.
Hatalı
bir kardeşimizin hatası, üç şekilden biri ile kendisine söylenebilir.
Hata,
herkesin içinde söylenecekse, hatayı yapanın adı söylenmez, ortadan konuşulur.
“İçimizde şöyle hata yapanlar var. Bu doğru değildir. Hatalarımızı düzeltelim”
denir.
Eğer
hatayı yapanın yüzüne söyleyeceksek, o zaman da onun yalnız ve sakin olduğu bir
anı yakalanır ve ona; “kardeşim yaptıkların içinde şunlar hatalıdır” denir.
Bir
de, hatalı kardeşini rencide ederek (mahcup ederek) değil, onun düzeltilmesini
esas alarak bir üst makama söylenir.
Hatalı insan, evlatsa babasına, memursa
amirine, öğrenci ise hocasına… gibi.
Nasihat eden insan, kendisine
nasihat edilen insandan daha bilgili bir insan olmalıdır.
Alt seviyede bir insanın nasihati
genellikle kabul görmez. Evladın babasına nasihati, öğrencinin hocasına
nasihati, memurun amirine nasihati pek doğru değildir.
Değerli
gençler,
Peygamberimiz;
“Din nasihattir. Din nasihattir. Din
nasihattir” buyurmuştur.
Orada
hazır bulananlar sorarlar, “Kimin için Ya Resullalah?”
“Allah
ve Resulünü bilenler için…” buyurur.
Bir
başka buyruğunda ise Peygamberimiz; “Siz, din kardeşinizin aynasısınız. Onda
gördüğünüz lekeyi siliniz” demiştir.
Sonra atalarımız; “Nus (nasihat) ile
uslanmayanı, etmeli tekdir (azarlama) / Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir
(dayaktır)” demişlerdir.
BAZI
NASİHATLER
Demek ki nasihat vermek benim
hakkım, dinlemek de sizin görevinizdir.
Aranızda sigara içenler varsa, sigaradan
sakınsın. Siz sigarayı bırakmazsanız, bir gün o sizi bırakır. Nerede mi? Tabii
ki mezarda…
Bilgisayarın
başından kalkamayan genç kardeşim, Bilgisayar ve internet bağımlılığı, siz
gerçek hayattan kopartır. Gerçek hayatınızda karşılaştığınız zorlukları
yenemezsiniz.
Okumaktan
hoşlanmayan genç; Okumak, programınız da ilk ele alınacak konu olsun. Dinimizin
ilk emrinin “oku” olduğunu da bilin.
Boş
vaktiniz olmasın. Eğer var diyorsanız o zamanınızı faydalı şeylerle
değerlendirin.
Bir
âlim; “Kitaptan daha güzel bir dost, mezarlıktan daha sessiz bir yer bulmadığım
için kitaplarımı mezarlıkta okuyorum” diyor. Siz ne diyorsunuz?
Başkalarına
faydalı olmaya çalışın. Bencil bir toplum kesinlikle mutlu olamaz. İnsanların
birbirlerine faydalı olmaya çalışması o topluma mutluluk kılar.
Her
zaman ve her yerde iyilerle birlikte olun, kötülerle birlikte olmayın. İyiler
sizi iyiliklere, kötüler ise kötülüklere çağırırlar.
“Bana
arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” denmiştir.
Sakın…
Evlenmek için flört yolunu tercih etmeyin. Zira en çok boşanmalar, flörtle
evlenenler arasından çıkmaktadır. Çünkü flörtle evlenmede, adına sevgi veya aşk
denilen hislerle karar veriliyor. Hâlbuki bir ömür sürecek bu önemli kararı, siz
aklınızla verin.
Sizi
yaratan Allah’a güzel kulluk yapın. Bilin ki hepimiz ölmek üzere geldik. “Ha
18’inde ha 81’inda…” Bu gün değilse yarın…
Ölüm,
yok olmak değildir. Ölüm, sonsuz bir dünyanın ilk kapısıdır. Doğum, bir dünya
değiştirme ise ölüm de yine bir başka dünya değiştirmedir.
Nevzat Laleli
BİLEN NASİHAT EDER
Reviewed by ozgun bilge
on
Eylül 25, 2014
Rating:
Hiç yorum yok: