Son zamanlarda gündemdeki haberlere bakıldığında çocuk tacizlerinin ileri boyutlarda ve
şaşırtıcı bir biçimde olduğunu görebiliyoruz. Çocuklar bizim kırmızı
çizgimizdir halbuki. Bir yetişkin bireyin, herhangi bir çocuğa taciz ettiğine
şahit olmak, hele ki teknolojinin geliştiği, insanların daha modern giyinip
yaşadığı şu yüzyılda hala olduğunu görmek, inanın herkes gibi beni de üzüyor,
tedirgin ediyor. Hatta ürkütüyor. Taciz, sözlük karşılığına bakıldığında birini
tedirgin etme, onu rahatsız etme anlamında kullanan arapça kökenli bir sözcük.
Ama keşke sadece bir sözcük olarak kalsaydı dimi? Son iki gündür araştırma
yapmadan dahi karşıma çıkan iki mide bulandıran haberden bahsetmek istiyorum
size.
Birincisi
yine adını anmak bile istemediğim bir otobüs firmasının daha öncede aynı
şekilde muavinlerinin adının karıştığı bir olay. 17 yaşındaki yolcu olan bir
küçük kızın karşısında cinsel organını oynayan bir muavin olabilir mi? Üzerinde
adı geçen firmanın iş kıyafeti ile adı geçen firmanın otobüsündeki 17 yaşındaki
kız çocuğuna bakarak iç geçirmekte neyin nesi? Bu olayda sadece sosyal medyada
tepki vermekle silinip giden bir olay olmaz diye umuyorum.
Bir
diğer haber ise, yine aynı gün rastladığım başka bir içler acısı haber. 13
yaşındaki bir çocuğa mektup yazan kırtasiyeci haberi. Düşünün ki çocuklarımız
kırtasiyeden tek başına kalem, defter almaya gittiğinde bile güvende değil. 13
yaşındaki çocuğunuzu kırtasiyeye gönderiyorsunuz, ihtiyaçlarını alabilmesi
adına. Fakat kırtasiye sahibi küçücük çocuğunuzun minik bedenine aşağılık
gözlerle bakan bir pedofili sapık. Küçük çocuğa mektubunda birtanem diye
seslenip, büyüyünce bu sevgiyi anlayacaksın diyebilen bu sapık 17-18 yaşında olsaydı
çocukla evlenebileceğine kadar yazmış mektubunda. Çocuğu aşk kisvesi adı
altında etkilemek için mektup yazan şahıs her ne kadar tutuklanmış olsa da, bu
ve bunun gibi pedofili sapıkların hala çocuklarımızın etrafında olma düşüncesi,
gerçekten beni her geçen gün daha da yıpratıyor. Sormadan edemiyorum kendime.
Ya çocuk bu mektuba inanmış olsaydı? Ya ailesi bu durumun farkına varamasaydı?
Ya daha kötü şeyler olsaydı? İnsan aklını yitirecek gibi oluyor.
Tüyleri
diken diken edecek o mektubu şuraya iliştiriyorum. Çünkü baktıkça
çocuklarımızın ne kadar az güvende olduğunu hatırlayalım ve ona göre adım
atalım. Dünyanın bu tür pis zihniyetlerden temizlenmesi, çocuklarımızın
güvenliğinden endişe etmediğimiz güzel günlerin dileği ile.
“Birtanem,
Artık daha fazla acı çekmek istemiyorum. Eğer bana sevgin bittiyse lütfen cevap
yazma. Eğer bir cevap yazmazsan her şeyin bittiğini anlayacağım. Sana söz
veriyorum birtanem göz göze bile gelmeyeceğiz. Yok, eğer hala seviyorsan o
zaman bunu belli edecek gibi davran. Çünkü ben artık seni düşünmekten ve seni
beklemekten yoruldum. Biraz zor ama bir gün büyür sevgiyi anlarsın. Daha
söyleyecek o kadar çok sözüm var ki, daha sayfalar dolusu yazarım. Eğer
sen 17-18 yaşlarında olsaydın. Seninle evlenmekten başka hiç bir şey
düşünemezdim. Fakat ya ben çok erken geldim dünyaya ya da sen geç kaldın. Hadi
kalbin anlamıyor beni gözlerinde mi görmüyor ne kadar zayıfladım her gün
eriyorum. Tabiî ki bu da senin umurunda değildir. Buna da teşekkürler.''
Hiç yorum yok: