1923’teki Düzenleme
Türk devlet düzeninde cumhurbaşkanı seçimi hakkında ilk
düzenleme 29 Ekim 1923 günü ve 364 No’lu kanunla yapılmıştır. Gerçekte 1921
Anayasası’nda bazı maddeleri değiştiren “Teşkilatı Esasiye Kanunu’nun Bazı
Mevaddının” (maddelerinin) Tavzihan Tadiline (açıklığa kavuşturularak
değiştirilmesine) Dair Kanun” başlığında yer alan “tavzihan tadil” sözü bile
günün havasında özel bir anlam taşımaktadır.
Tarihi
önemdeki bu anayasa değişikliği önerisine göre;
“Madde
1- Hâkimiyet kayıtsız şartsız, milletindir. İdare usulü halkın mukadderatını
bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir. Türkiye Devleti’nin hükümet
şekli cumhuriyettir. “
“Madde
2- Türkiye Devletinin dini İslam, resmi lisanı Türkçe’dir.”
“Madde
10- Türkiye Reisicumhuru, Türkiye Büyük Millet Meclisi umumi heyeti tarafından
kendi azası arasından bir intihap devresi için intihap edilir. Reislik vazifesi
yeni reisicumhurun intihabına kadar devam eder. Tekrar seçilmek caizdir.”
“Madde
11- Türkiye Reisi Cumhuru Devletin Reisidir. Bu sıfatla, lüzum gördükçe Meclise
ve Heyeti Vekile’ye reislik eder.”
“Madde
12- Başvekili Reisicumhur tarafından ve Meclis azası arasından intihap olunur.
Diğer Vekiller, Başvekil tarafından ve Meclis azası arasından intihap
olunduktan sonra, heyeti umumiyesi Reisicumhur tarafından Meclis tasvibine arz
olunur. Meclis içtima halinde değilse keyfiyeti tasvip Meclisin içtimaına talik
olunur.”
1924 Anayasası
Cumhuriyetin ilanı ile oluşan cumhurbaşkanlığı veya eski
deyimle riyaset-i cumhur makamının, yürütmeyi yasamadan ayıran bir etkisi
olmuştur. Bu yüzden 1924 Anayasası, 1921’deki meclis hükümeti düzeniyle
parlamentarizmin kurallarını birleştirme çabası olarak düşünülebilir.
Başlangıçta cumhurbaşkanı olacak kişinin hakemlik mevkiinde
bulunması, iç politika cereyanlarının dışında kalması gibi nedenlerle görev
süresi 7 yıl olarak düşünülmüştü. Üstelik 7 yıl gibi uzun bir süreden sonra
bile yeniden aynı kişinin seçilebilmesi mümkün olabilecekti. Bu durumda,
milletvekili seçimi 4 yılda bir yapıldığı için yeni cumhurbaşkanını görev
süresi bitecek olan meclis seçmiş olacaktı.
Sonunda, 1924 Anayasası cumhurbaşkanlarının meclisçe, kendi
üyelerinin arasından, bir seçim dönemi (4 yıl) için seçilmesini; bu görevin
cumhurbaşkanı seçimine kadar sürmesini ve yeniden seçilmenin de mümkün olmasını
benimsemiş ve hüküm olarak düzenlemiştir.
Celal Bayar
3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar’a dayandırılan ve Atatürk’ün,
Cumhurbaşkanı seçiminin doğrudan halk tarafından yapılmasını düşündüğüne dair
bir iddia, Cemal Kutay tarafından ortaya atılmıştır.
Atatürk’ün Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilsin şeklindeki
görüşlerinden hareket ile 1982 Anayasası referandumu oylaması sırasında Celal
Bayar’ın, 12 Eylül askeri yönetimi lideri Orgeneral Kenan Evren’e bir mektup
yazdığını Cemal Kutay, Bayar’ın ağzından şöyle anlatmaktadır:
“(…)
Atatürk’ün en büyük hasreti, Cumhurbaşkanlarının
doğrudan millet tarafından seçilmesi idi ve daha 1930’da kurulmasına öncülük
ettiği Serbest Laik Cumhuriyet Fırkası’nın ilk program metninde, ancak 1934’te
gerçekleştirildiği bütün memlekete şamil tek dereceli seçimde kadınlara da
seçme- seçilme hakkı ile hasretini beraberinde götürdüğü devlet reisinin
doğrudan millet tarafından seçilmesi vardı ve bunu Milli egemenliğin son sağlam
halkası sayıyordu.
Cemal Kutay’a göre, Atatürk, Serbest Fırka lideri Fethi
Okyar’ın tek dereceli seçim ve cumhurbaşkanının doğrudan vatandaşlarca
seçilmesinin, ilk genel kongre kararına bırakılması teklifini kabul ederek,
“Bekleyeceğim…” demiştir.
Cemal Kutay, Ardında Kalanlar
Reviewed by ozgun bilge
on
Mayıs 19, 2014
Rating:
Hiç yorum yok: