.

Header Ads

ad

Özgün Bilge.

Küçük Iskender- Ortaçağda Bir Tımarhane





Gözüne böcek girmis bir adam: Hem de
Çıplak evleri seyretmekte  bir ömür boyu kendine muhtac
Bir ömür boyu kendine mahkum, üç harflilerin havuzunda flavta calan küçük
Küçücük baliklar bulunaydi keşke diye düşünmüştü; küçük
Küçücük oglan cocuklari yagli boya resimler yapsaydi bahçede
Ekmekleri boyasalardi mesela yatip cimenlere sırtustu
Gotik mimari ne kadar yakışıyordu o siralar hafizaya:
Demir parmaklikli dev kapinin önünde aci hatira bustu

Bir on bacagi kopuk yasli aslanlar gelip beklerdi geceyi
Şatodan sahile inen toprak yol boyunca Baudelaire cicekleri
-bize adinizi bahsedin diye inlerdi dalgalar, cirpina cirpina
Devasa arazileri saran ici kotu bitkilere.
Kimse konuşmazdi
Orada sessizlik günün damarlarina yayilan sakinlestiriciydi;
Kucuk
Küçük savascilarin cansiz bedenlerini geri tasirdi atli arabalar
Nerede dovustu bunlar, onlari kim neden öldürdü
Yeni yikanmis ve sundurmaya asılmış beyaz carsaflar arasindan
Gecerlerdi agir agir -tahta tekerleklerin gicirtisi tahta kalkanlarin masumiyeti ,
tahta Kılıçlardan topraga damlayan kan
Ahirdaki midillileri, unutulmus bir sevdanin iniltileriyle urkuturdu kucuk
Küçücük pencerelerden bakan korkmus kadinlar,
Kokmus kadinlar tek bir agizdan tekmil topal terazinin yuzune tukururdu

Ne çok yakışacak sana o kırmızı gerdanlık
İpince bir teli boynuna dolayıp çektiğimde
Tüm bunlar aslında çok eski türküydü; ahalisiyle susan köy
Körlerin gözlere giren böcekleri anlatmadığı, anlatamadığı
Düşüp kırılan bir yumurtadan çıkan gaz; gazların göz, gözlerin
tekrar gaz ve kör olduğu bir tarihte, sahici yalnızlığın bütünüydü;
Ölüm, yanılgı-tasarı ürünüydü: Seslendirilmiş garezler, yahut
bir çırpıda toplanmış bohçaya  biraz toz, biraz uluma koyup uzaklaşmak
fenanın efkarına kapılmadan, başını öne eğerek yanılmadan
taze teni ısıran yabanıl ve ergen otlar arasından, şehre yürümek dişiyi girdap,
erkeği matem yapacaktı!
-Hepimizin içinde bir din adamı olmalı, gözüne böcek girmiş!
Böyle fısıkdayacaktı avazını kendi gövdesinde sindiren tabiat!

Küçücük savaşçıların darmadağın etleri mutfağa gönderildi
Atlara ılık su, saman ve sakin düşünmeleri için zaman verildi
Ortalaması alınmış bir ihtişamla susuyordu her şey bilakis
Susmak, birdenbire duyulan keskin bir ıslık gibi nöbette
Susmak, akan bir nehrin durup aniden, yön değiştirmesi
Susmak, gurur inciten sırların imparatorluk mührü kuru
Susmak, tanrıya da bir gün kitap ineceğine inanmak gibi!

Sustular! Çünkü hepsi suçtular!
Kimi testideki çatlağı önemsemedi, göğe küfretti kimi
Çiftçiler gerçekten çiftlere düşkündü: Özen ve ödev
Misal ve Hezimet, Farkındalık ve Yas, Zehir ve Elmas
Hislerini düzenleyen dilsizlerin masalında anlatılan hikaye
özrü temsili bir kasvetçesine büyük duanın üstüne örttü
birdenbire bastıran yağmur, birden bire çıkan fırtına
birden bire başlayan çığlıklar ile ejderhalar,
şatoyu taş taş içindekilerle birlikte geceye savurdu
su oldu boğdu ateş, su ateş oldu kavurdu
mermerden göğüsleriyle güzel kızların ayakları koptu
Kavun kokulu yüzleriyle delikanlılar lime lime arş ile yoğruldu

Tek canli birakmadi ses geride
Yakti yikti öldürdü yok etti
Devasa duman ve ecel arasinda
Bitmia bir aşk gibi kayboldu

Küçük iskender
Küçük Iskender- Ortaçağda Bir Tımarhane Küçük Iskender- Ortaçağda Bir Tımarhane Reviewed by ozgun bilge on Şubat 08, 2016 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Affiliate Marketing

Blogger tarafından desteklenmektedir.