Korku Manyağı

Aslında tam böyle çevrilmiyor Türkçeye...
Fakat anlam olarak, kavram olarak ve pratikte görülen içerik olarak; başka türlü çeviremedim. "Paranoyak Şizofren"den söz edeceğim de...
Malum, epeydir Psikoloji takılıyoruz.

Çevrenizde ya da uzağınızda bazı tipler görürsünüz.
Durduk yerde kesici ya da patlayıcı silah taşırlar. Hem de görünecek şekilde...
Asık suratlıdırlar, kasıntıdırlar. Kıl aldırmazlar burunlarından. Bela tüter her hallerinde...

İşte onlar var ya onlar...
Onulmaz bir korkunun pençesinde kıvranmaktadırlar.
Allah şifa versin ama, hastadır onlar. Hep korku salarlar çevrelerine.
Korktukça korkuturlar, korkuttukça da korkuları artar.

Birilerinin kendilerine zarar vereceğini, hatta öldüreceğini düşünürler.
Bu düşüncenin yarattığı korkuyla önlem üstüne önlem alırlar.
Yalnız gezmemeye hatta konutlarında yalnız kalmamaya çalışırlar.
Yalnız kendilerini değil, çevrelerini de silahla donatırlar.
Adları kabadayı olur, mafya babası olur hatta devlet büyüğü bile olur.

Hastalık ilerledikçe, derinleştikçe önlemleri artar, korkuları artar ve tabii ki korkutmaları da, zalimlikleri de artar. Herkesten kuşkulanmaya başlarlar.
En yakınlarından bile kuşkulanırlar. Ve kuşkulandıkları herkesi yok etmeye kalkarlar.

Çevreleri en kalın duvarlarla ve tel örgülerle çevrili de olsa, adım başı silahlı korumalar etten duvar da örmüş olsa, yatakları çelik çembere de alınmış olsa, yine de uykuları kaçar. Rüyalarında görseler kendilerine yan bakan birini; uyandıklarında yok ettirirler onu...

Ne yapsalar, ne etseler kurtulamazlar korkularından.
Korkuları arttıkça, zulümleri de artar.
Ve bu yüzden, her gün bir adım daha yaklaşırlar kaçınılmaz sonlarına...
Ya kendiliklerinden ödleri patlayıp ölürler ya da korktukları düşten...
Yani hiç beklemedikleri en yakınları alır canlarını.

Osmanlı tarihini dikkatli okuyanlar çok örneğini hatırlayacaklardır.
Taht elden gidecek korkusuyla veya öldürülecekleri korkusuyla; kuzenlerini boğduran padişahları, kardeşlerinin boğazını kestiren padişahları, evlatlarını kuyuya attıran padişahları, babalarını zehirleten padişahları... Tabii ki dünya tarihinde de çok vardır bu "paranoyak şizofren" hastası devlet adamları.

Ünlü Tarihçi İlber Ortaylı ne diyor attığı bir tweette?
"İleride bugünlerin tarihini yazanlar, 'her şey, .............lı bir şizofrenin kendisini Ortadoğu'nun lideri sanmasıyla başladı' diye yazacaklar"
Neyi ve kimi kastettiğini anlamayız biz. Bir tarihçinin öngörüsü der geçeriz.

Ben Paranoyak Şizofren tanımını, Ahmet Ümit'ten aldım.(Sulatanı Öldürmek)
Psikoloji bilgisi olanlara mahcup olamayalım; buna "Paranoid Şizofren" de deniyor bilimsel dilde. "psikolojik.gen.tr" sitesinden de belirtiler üzerine bir alıntı yaparak bitirelim konuyu.

"Genelde geçinmesi zor kişilerdir. Birebir ilişkilerinde çoğunlukla sorunlar yasarlar, kuşkuları nedeniyle uzak dururlar,soğuk görünebilirler,sevgi göstermeyebilirler. Kavgacı ve kuşkucu nitelikleri karsısındakilerde de sert tepkiler doğurabilir, bu da onların beklentilerini gerçekleştirir. Güvensizlikleri nedeniyle kendi baslarına yeterlilik gereksinimleri yüksektir. İlişkide olduklarını sürekli kontrollerinde tutma ihtiyacındadırlar. Eleştiriye aşırı duyarlı olup,cephe alabilir, işbirliğine girmezlerken kendileri diğerlerini eleştirmeye,yakınmaya eğilimlidirler.

Kendi yaptıkları yanlışlıklarda bile kendilerini suçsuz görüp, başkalarını suçlarlar. Farz ettikleri tehditlere karsı yasal yollara başvurabilirler. Başkalarına da bazı kişi ve durumların bu ur algılanan özelliklerini onaylatma ihtiyacı içindedirler. Kişilik yapılarının altında gerçeklere uymayan,hayali aşırı büyüklük, güçlülük düşünceleri vardır. Kendilerine yakıştıramadıkları eksiklik ve yanlışlıkları yansıtma ( projeksiyon) denen bir savunma mekanizmasıyla karsılarındakilere yansıtırlar.

Toplumda farklı sosyokültürel gruplar, değişik etnik gruplar ya da başka sosyoekonomik düzeydeki kişilere yönelik olumsuz önyargılı düşüncelerle hareket edebilirler. Benzer paranoid düşünceleri olan ya da kolay ikna olan kişilerle bir araya gelip,gruplar ya da inanç sistemleri oluşturabilirler. Bu kişiler başkaları tarafından plancı, içlerini açmayan, kapalı kutu, pireyi deve yapan, kıskanç,tartışmacı kişiler olarak görülebilirler. Sürekli gergin olup, kendilerini rahat ve gevsek bırakamazlar.Çevrelerinde huzursuzluk yaratırlar.Aşırı temkinli davrandıklarından girişkenlikleri kısıtlıdır."

Nurettin Burhan